Orman yangınları ‘’doğal afet’’ olarak adlandırılabilirken bazı orman yangınlarının ise doğal olarak nitelendirilmediği kabul ediliyor. İster doğal olarak çıkan orman yangınları olsun ister farklı şekillerde orman yangınlarına neden olan unsurlar nedeniyle orman yangını çıkmış olsun yangınların kısa süre içerisinde kontrol altına alınarak doğal hayatın korunması gerektiği konusunda hem fikiriz.
Özellikle yaz aylarında artış gösteren Orman yangınları nedeni ile:
Ormanlık alan içerisindeki biyolojik çeşitlilik zarar görüyor.
Orman içerisinde yaşayan yabani canlıların yaşam alanları yok oluyor. Orman içerisinde bulunan büyük baş ve küçükbaş hayvanlar ölüyor, ekolojik sistem içerisinde yer alan küçük canlılara kadar tüm canlılar bu yangınlardan zarar görüyor.
İklim sisteminde değişiklikler görülüyor orman yangınları sıcaklık değerleri ve nem değerleri üzerinde doğrudan etkili olan afetler olarak biliniyor.
Bunu dışında orman yangınları sağlık, turizm gibi sektörleri de doğrudan etkileyen faktörlerden biri olarak görülüyor.
Son dönem içerisinde ülkemizde çıkan orman yangınlarından özellikle Antalya Manavgat çevresi olmak üzere pek çok bölge ege ve Akdeniz bölgesi yoğunluklu olarak etkilendi.
Doğal yaşamı büyük derece etkileyen ve pek çok farklı bölgede yangınlar sonucunda Antalya Ticaret Borsası Başkanı Antalya İli içerisinde çıkan orman yangını sonrasında tarım faaliyetleri içerisinde önemli bir yere sahip 720 dekar büyüklüğündeki sera alanlarının bölge içerisinde yaşayan 350 civarında büyük baş 3000 civarında ise küçükbaş hayvanı ve 360 adet arı kovanını kaybettiklerini üzülerek belirtti.
Kaybedilen ormanlık alanların tekrar kazanılması ve tarım hayvancılık ve arıcılık faaliyetlerinin eski haline gelmesinin de vakit alacağını belirten Çandır bölge içerisinde yaşayan halkın ve pek çok sivil örgütün bu konuda yardımcı olduğunu ve ellerinden gelen desteği verdiğini de söyledi.
İlk durum tespiti olabilecek olarak değerlendirilen bu hasarın önümüzdeki günleri içerisinde artacağı bir gerçek diyebiliriz. Bölge içerisinde henüz tam bir hasar tespiti maalesef mümkün değil.
Antalya İli haricinde Türkiye’nin farklı bölgeleri içerisinde çıkan yangınların hepsi hala tam olarak durdurulabilmiş sayılmaz.
Orman Yangınlarından Sonra Arıcılık Faaliyetleri Ne Olacak?
Ülkemizde arıcılık faaliyetleri önemli bir yere sahip çok emek isteyen bir yetiştiricilik türü olan arıcılık sayesinde hem sağlığa pek çok faydası olan bal üretimi sağlanıyor hem de arılar sayesinde bölge içerisinde bitki yetiştirilmesi kolaylaşıyor. Ülkemiz genelinde yıllara göre dalgalanmalı bir yetiştiricilik verisine sahip olduğu söylenilebilecek arıcılık faaliyetlerinde 2019 yılından itibaren bir düşüş gözleniyor olarak biliniyordu. Çıkan orman yangınları ile birlikte pek çok arı kovanının ve yetiştiricilik alanının zarar görmesi ile beraber arıcılık faaliyetlerinin de olumsuz etkilendiğini açıkça söyleyebiliriz.
Özellikle Muğla ili ve çevresinde arıcılık faaliyetleri ülke ekonomisi için önemli bir yere sahipti ve arıcılık faaliyetlerin %45’lik bir bölümü Muğla ii çevresinde gerçekleşiyordu. Buna bağlı olarak bal üretiminde de özellikle çam balı üretiminde ülke ekonomisi için iyi bir gelir sağlanıyordu diyebilmek mümkün.
Türkiye Arı Yetiştiriciliği Başkanı Ziya Şahin’in konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamalar sonucunda son yıllar içerisinde var olan iklim değişiklikleri doğrultusunda arıcılık faaliyetleri zarar gördüğünü ve arıcılık yapılan bölgeler içerisinde arılar bal yapacak bitki bulmakta dahi zorlanmış olduğu gerçeği ortaya çıkabiliyor. Çıkan orman yangınları ile birlikte çam balı üretiminin de bu durumdan olumsuz olarak etkilendiğini anlayabiliyoruz.
Bölge içerisinde henüz tam bir hasar tespiti yapılamadığını fakat özellikle çam balı üretiminin risk altında olduğunu anlayabilmek oluşan orman yangınları sonrasında mümkün olabilir. Yangınlar nedeni ile yok olan kızılçam ağaçları arıcılığı ve bal üretimini de zora sokacakmış gibi görünüyor. Arı yetiştiriciliği için hem ekosistem hem de ekonomik faaliyetler açısından profesyonel bir planlama gerekiyormuş gibi gözüküyor.
