Dünya’da ve Türkiye’de tarımsal ürünlerin üretimi hızla artmasına rağmen Dünya’da artan nüfus ve çeşitli sebeplerden dolayı tüm Dünya’ya yetebilecek bir üretim hızına sahip değiliz. Gelişmekte olan ülkelerde artan talepler sebebiyle ve tarıma elverişli bir bölge olmasına rağmen kendi ülkesine zor yetebilen ülkelerin, tarımsal faaliyetlerini arttırması bu problemi tam olarak ortadan kaldırmasa bile en azından azaltılabilir. Tarım arazilerini genişletmekten yanı sıra bazı gelişmekte olan ülkeler tarımda eski usul yöntemlere devam etmesi ve teknolojinin yeterince kullanılmaması gibi sebeplerden dolayı da üretim seviyelerini oldukça değiştirmektedir. Türkiye bu konuda oldukça başarılıdır. Dünyada tarım alanında kendi kendine yetebilen 7 ülkeden birisidir. Fakat bu başarısına rağmen uluslararası tarım ihracatçısı diğer ülkelere göre hak ettiği yeri bulamamaktadır.
Dünya’da gelişmiş ülkeler tarım arazilerinin neredeyse tamamını kullandığı için, üretimin başka iklim ve bölgelerde de yapılabilmesi için çalışmalar yapılmaktadır. Bunun sebebi ise üretimin arttırılmasına rağmen Dünya’da bazı bölgeler açlık ve kıtlık tehlikesi yaşanmaktadır.
Yaklaşık 1 milyar insan açlık tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Gelişmiş ülkeler, tarım arazilerinden maksimum performansı alabilmek için teknolojiyi sonuna kadar kullanır. Ve tarımda entansif üretim tekniği dediğimiz tekniği uygulayarak üretim hızlarını çok daha fazla arttırıyor ve bu sayede üretim hızı nüfus artış hızının önüne geçiyor.
1950’li yıllardan sonra dünya ekonomisindeki hızlı büyüme çabaları, tarım sektörüne de sıçramıştır. O yıllardaki gelişmeler tarım sektöründe bir çok buluşa imza atılmış ve ticaret hacminde büyümesine yol açmıştır. 1970’lerde dünya çapındaki ekonomik durgunluk, tarım sektörünü de aleyhinde etkilemiştir. Yani buradan şu sonuca varabiliriz; Dünya çapında ki gelişmeler, ekonomiler ne kadar rahat olursa tarımda bir o kadar gelişmekte, ne kadar kötü olursa tarımdaki işlevlerde bir o kadar zarar görmektedir.
II. Türk Tarımının Dünya’daki Yeri
Türkiye, sahip olduğu coğrafi özellikler ve iklimi sayesinde neredeyse her türlü tarımsal ürünün yetiştirilmesine olanak sağlayan ve Dünya’da kendi kendine yetebilen sayılı ülkelerden bir tanesidir.Türkiye tarımsal alana sahip olmasına ve yüz yıllardır tarımla uğraşmasına rağmen henüz tam potansiyeline ulaşabilmiş bir ülke değildir. Tam potansiyeline ulaşan bir Türkiye’nin günümüzde Dünya’daki yeri çok farklı olabilirdi. Türkiye’de tarımla uğraşılmasına rağmen teknolojik tarıma tam olarak adım atmadı. Tarımda üretimin arttırılması yoğun teknoloji kullanımına bağlıdır. Başka bir deyişle ekilebilir arazilerin sınırına ulaşılması entansif tarımı zorunlu kılmaktadır.
Türkiye’de ki tarım diğer Avrupa ülkelerine göre teknolojik olarak geri kalsa bile ekilebilecek arazi bakımından daha fazla alana sahiptir, Türkiye bu durumda üstün olsa bile ticarette üretilen satıldığı için, üretim yapılmayan alanlar şu an için Türkiye’ye bir katkı sağlamamaktadır.
Türkiye’de 1988 yılı itibariyle buğday ürünü için kendi kendine yeterlilik oranı % 127.9’dur.
Türkiye Dünya fındık üretiminin %70’ini elinde bulundurmaktadır. İtalya,İspyanya ve ABD üretim bakımından henüz çok büyük rakip durumunda değillerdir. Fakat Türkiye’nin payıda git gide azalmaktadır çünkü bu ülkeler günden güne üretimlerini geliştirmektediler.
Sonuç :
Türkiye tarıma çok elverişli bir ülke olmasına rağmen tarım arazilerinin tamamının kullanılmaması ve var olan arazilerin teknolojiyle desteklenmemesi gibi sebeplerden ötürü üretimini üst düzeylere çıkartamamaktadır. Bununla beraber entansif üretime geçmemesi halinde bu üstünlüğü kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Her gün artan nüfus üretim ihtiyacının artmasına sebep olmaktadır.